Getting your Trinity Audio player ready...
|
1999, 20 küsur yıl öteden bakılarak değerlendirmek için zor bir yıl, tabi ki de her yılı değerlendirmenin kendi zorlukları var ama ben şahsen 1998 ile 2011 arası yılları ayrı bir yerde görüyorum. İnsanlık tarihinin belki de hiçbir noktasında hiçbir nesil 90ları ve 2010ları aynı anda yaşayan insanın maruz kaldığı kadar büyük teknolojik değişime bu kadar hızlı bir ilerlemeye maruz kalmamıştır, bu değişimlerin insanların pratik hayatına veya psikolojisine yansımaları ise bambaşka bir konu.
Çok büyük değişimlerin kapısında bekleyen bir yıl 1999, yeni milenyuma girilmek üzere hemen herkes geleceğin farklı olacağının sonraki nesillerin daha başka bireyler olacağının bilincinde. İnsanlarda genel olarak farklı bir ruh hali var, işte o ruh halinin yansımasını sanatın pek çok kolunda görmek mümkün, ben en popüler kollarından biri olan sinemaya bakmayı uygun gördüm ve kimilerine göre sinema tarihinin en bereketli yılı olan 1999 için 19 ‘izlenmesi gereken’ filmi listeleyerek kısaca anlatmaya çalıştım. Hadi başlayalım:
19: Fight Club (Dövüş Klübü)
Listelere en bariz en kolay tahmin edilebilecek maddelerden biriyle başlamak sık tercih edilen bir yöntem, burada da öyle yapalım. Chuck Palahniuk’un aynı adlı eserinden uyarlama kült film gerek hitap ettiği nesli anarşizm gibi uç bir kavram üzerine düşünmeye itmesi gerekse yaptığı ‘kaybetme övgüsü’ ile almanağımızda çok değerli bir yerde duruyor.
18: Boys Don’t Cry (Erkekler Ağlamaz)
Bariz bir maddenin ardından daha hak ettiği bilinirliğe sahip olmadığını düşündüğüm bir film var şimdi elimizde. Boys Don’t Cry transseksüelliği işliyor ve bunu gerçekten yaşamış gerçek bir insanın hüzünlü hikayesini anlatarak yapıyor. 1993 yılında feci bir biçimde öldürülen Brandon Teena’nın hikayesi kendi kimliğini keşfetme konusunda Y kuşağının karşılaştığı zorlukları anlatması açısından önemli bir eser
17: American Pie (Amerikan Pastası)
Ahh! Durun ya vurmayın hemen açıklayacağım. Efendim öncelikle şunu söyleyelim Amerikan Pastası bana göre iyi bir film değil, film için ‘eğlenceli’ sıfatını layık görebilir miyiz orasını da tartışırız, lakin bu durum filmin ve bütünüyle Amerikan Pastası serisinin ‘önemli’ olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Film cinsel deneyim dışında ciddi kaygılara sahip olmayan, tembel, ailesinden son derece farklı, bireyci, günü yaşamaya odaklı olarak tanımladığı Z kuşağı gençlerini yer yer isabetli yer yer abartılı bir biçimde tasvir etmesi ile izlenmesi gereken filmler arasında duruyor.
16: Office Space (Ofis Çılgınlığı)
Çıktığı sene değer görmemiş, hatta doğru dürüst sinema gösterimi bile edinememiş ama sonraki yıllarda DVD çıkışının ardından gelen beklenmedik başarıları ile bir anda kült film sınıfına giren bir eser Office Space. Kolaylıkla empati kurabileceğimiz karakterlere sahip, ufak bir çapı olan, basitçe kendi işinden nefret eden bir grup ofis çalışanının hikayesini anlatan film BBC Culture’ın “Tarihin En İyi 100 Komedi Filmi” listesinde de bulunuyor.
15: Propaganda
Listeyi kafamda kurgularken Türk Sinemasından en az bir eserin burada olması gerektiğini düşünüyordum, Propaganda çok da hafızamı zorlamadan aklıma gelen ilk iş oldu. Sadece Kemal Sunal’ın son filmi, final performansı olması bile Propaganda’nın izlenmesi için yeterli bir sebep ama bunun yanına ek olarak filmin Sinan Çetin’in çalkantılı yönetmenlik kariyerinin zirvesi olmasını ve drama – komedi arası tonun çok iyi bir biçimde yakalanmış olması, Metin Akpınar’ın büyük oyunculuk performansı gibi faktörleri de ekleyelim.
14: Eyes Wide Shut (Gözü Tamamen Kapalı)
Bir başka büyük ismin final performansı ile devam edelim. Hemen her otorite tarafından tarihin en iyi yönetmenleri arasında anılan kimilerine göre en iyisi sayılan Stanley Kubrick’in son filmi idi Eyes Wide Shut. Kubrick son kurguyu tamamlamasından kısa bir süre sonra film daha sinemalara girememişken kalp krizi geçirerek hayata gözlerini yumdu. Bir büyük sinema efsanesinin son eserini listeye almamazlık yapamazdım tabi ki.
13: Toy Story 2 (Oyuncak Hikayesi 2)
Serinin hem gişede hem eleştirmenler safında büyük başarı kazanmış 2. Filmi, peki neden listede? Çünkü Oyuncak Hikayesinin başarısının sırtında Pixar isimli bir firma yükseldi, bu firma şu sıralarda sinemada diğerleri gibi saygın bir tür olarak sayılmaya başlanan animasyon alt türünün bugünkü konumuna gelmesinde çok büyük rol oynadı. Ayrıca Oyuncak Hikayesinin öncüllerinden olduğu akım sayesinde, animasyon sineması zaman ilerledikçe sadece çocuklar için yapılan filmler olmanın ötesine geçerek yetişkinlere de hitap edebilmeye başladı, tüm fertlerin beraber oturup izleyebileceği ‘aile filmleri’ daha sık karşımıza çıkar oldu. Bu sebeplerden ötürü benim naçizane serinin en başarılı filmi saydığım Oyuncak Hikayesi 2’yi izlemeden geçmeyin.
12: Magnolia (Manolya)
Listemizde yer alan Eyes Wide Shut’ın ardından başrolünü Tom Cruise’nin üstlendiği 2. filmdeyiz ki bu durum sürpriz değil zira 90’lı yılların ikinci yarısı Cruise’nin Dünyanın en popüler aktörlerinden biri olduğu yıllar. Magnolia da işte tam bu sırada çıkıyor, ama neyse ki başrolünü yıldız bir ismin üstlendiği vasat filmlerden biri olmanın çok ötesine geçiyor. Paul Thomas Anderson’un ilk çıkış yaptığı film olan Magnolia halen yönetmenin en iyi işleri arasında durmakta.
11: The Virgin Suicides (Masumiyetin İntiharı)
Baba serisi ve Apocalypse Now’ın unutulmaz yönetmeni Francis Ford Coppola’nın kızı Sofia Coppola’nın ilk uzun metraj filmi Vrigin Suicides. Pek çok kişi film çıkmadan önce Sofia Coppola’nın babasının dev soyadının getirdiği ağırlık altında ezileceğini ve hayal kırıklığı yaratacağını düşünüyordu ama sonuç hiç öyle olmadı. Jeffrey Eugenides tarafından yazılan aynı isimli romandan uyarlama film ne romanının yakaladığı başarının ne de Sofia Coppola’nın soyadının getirdiği beklentilerin altında kalmayan bir iş.
19 ortadan bölünmediği için sanıyorum tam burası, listemizin ilk kısmını bitirip ikinci kısma geçirecek olan virgülü koymak için uygun bir yer. Öbür tarafta görüşürüz.