Getting your Trinity Audio player ready...
|
Selamlar!
Yüzüklerin Efendisi Dizisini bekleyişi sürerken, hayatımız da bir şekilde akıp gidiyorken farklı bir konu ile ilgili yazmak istedim.
Aramızda kitap okumayı sevenler olduğunu düşündüğümden ve yeni bir kitap arayışında olanlar için işe yarayacağını düşünüyorum. :) Tamamen tavsiye üzerine olacağı için ve kişisel düşünce de barındıracağı için %100 bayılacaksınız diyemem tabii ancak, okuduktan sonra içlerinde; “Keşke bu kadar çabuk bitmeseydi.” Diyeceğiniz bir kitap mutlaka olacaktır.
Bir not: Kitap yorumunu yazarken kendi düşüncemi biraz katacak olabilirim, okurken bunu değerlendiriniz. :)
Bakalım bu okuduktan sonra pişman olmayacağınız kitaplar neler imiş?
- VOLTAIRE – Sadık veya Kader
Kitabın kahramanı olan Sadık, erdemli, saygılı ve iyi niyetli biri olmasına rağmen yaptığı iyilikler karşısında yaşadığı hayal kırıklarının ona öğreteceği tecrübeyi alıp hayatına devam etmek isteyen bir insan. Edindiği tecrübelere rağmen yaşadığı üzüntülerin ardından yaşayacağı sevinci düşünürken, yılmadan hayatta ilerleyecek ve alması gereken dersleri alarak yaşamına iyi veya kötü devam edecek. Kaderi onu hangi yola götürür dersiniz?
2. Richard BACH – Martı Jonathan Livingston
Masal tadında olan bu kitap, Martı Jonathan’ın hayatı için neler yapmak istediği, neler için çabaladığı, cesaret ettiği konular için yaptıklarını ele alıyor. Jonathan’ın arkadaşları ile olan ilişkisi, uçma deneyimleri ve kendi düşüncelerini ele alan bu kitap için okuduktan sonra gerçekten pişman olmayacağınız türden diyebilirim. :)
3. Ahmet ÜMİT – Sultanı Öldürmek
Başkomiser Nevzat eşliğinde çözülmesi gereken tarih, polisiye ve aşk dolu bir cinayet var. Geçmiş zaman ve günümüz ekseninde dönen olaylar ve bunların birbiri ile bağlantısı akıcı bir şekilde anlatılıyor. Yazar ile tanışmam ilk bu kitap ile olmuştu ve ciddi anlamda bitirmek istememiştim. Kitabın başrolünde ‘Müştak’ karakteri bizleri karşılıyor. Osmanlı imparatorluğunda, Fatih döneminde yaşanan bir cinayeti araştırmak için İstanbul’a geri dönen eski sevgilisi Nüzhet‘in kendisiyle iletişime geçmesini ve bundan sonra yaşananları postmodern olarak ele alan çok hoş bir kitap.
4. Jean Christophe GRANGE – Kızıl Nehirler
Okuyabileceğiniz en akıcı, inanılmaz gerilimli ve sonunda “Bu nasıl oldu?” Diyebileceğiniz kitaplar arasında ilk sırada yerini alacaktır. Bunun garantisini kesinlikle veriyorum. :) Eğer polisiye, suç ve gerilim seviyorsanız bu kitabı kesinlikle elinizden düşürmek istemeyeceksiniz. Fransız polislerinin arasından enerji dolu, tecrübeli, işini severek -bazen başına buyruk olarak yapan- bir polis ve sokakta büyümüş Mağripli bir genç (çaylak polisin) görevlendirildiği inanılmaz bir cinayeti anlatan bu kitap sonunda okuyucularını ters köşe yaparak ‘yok artık!’ dedirten cinsten. Kitabın arka kapağında ise şunlar yazılı , ‘Kalbinize güvenmiyorsanız ya da ocakta yemeğiniz varsa, bu kitabı okumaya başlamayın.’ :))
5. George ORWELL – Hayvan Çiftliği
Bu kitabı artık bilmeyen yok ama ben yine de listeye eklemek istedim. Bilinmesine rağmen hala okumayan var ise şans vermeli. Fabl tarzında yazılmış olan bu kitapta bir çiftlikte yaşayan hayvanların, insanlara karşı olan isyanı ve kendi başlarına hareket etmek isteğini ele alırken, yaşadıkları durumlar karşısında mutluluklarının yerini pişmanlık mı alacak? Yazarın bu romanında eleştirdiği, Stalinizm dönemi.
6. Alexandre DUMAS – Kamelyalı Kadın
Bu kitapta okuduktan sonra pişman olmayacaklarınız listesinde kesinlikle ikinci sırada yer alır. Genç bir avukat olan Mösyö Armand Duval’ın, Matmazel Marguerite Gautier ile yolunun kesişmesiyle hikayesi başlar. ‘Kamelyalı Kadın’ olarak alınan Gautier yaşamayı seven, yarını düşünmeyen bir kadın olsa da Duval ile sevmeyi ve sevilmeyi öğrenecektir. Gerçekten güzel bir aşk romanıdır, aşk romanı olması dışında yaşam hakkında da güzel notlar verecektir size. Yalnız biraz hüzünlüdür bu roman söylemeden geçemeyeceğim. :) Ayrıca roman o kadar sevilmiş ki, tiyatro oyunu ve operası da yapılmış.
7. Zülfü LİVANELİ – Serenad
Ah bu kitap… Ciddi anlamda hüzünlüdür. Yine de okunmadan geçmemeli diye düşünüyorum ben. Yazar İkinci Dünya Savaşı’nda yaşanan olaylar için işin içine kurgu da katsa gerçek olan olayların da bulunuyor olması sizi okurken o zamana götürüyor. İstanbul Üniversitesi’nde Halkla ilişkiler bölümünde görev alan Maya Duran’ın Alman asıllı olan Profesör Maximilian Wagner’i karşılaması ve profesör’ün yaşadıklarını anlatmasıyla hikaye devam ediyor. Kitap savaşta yaşanan yahudi soykırımını anlatırken, altmış yıllık bir aşkın hikayesini de bizlere göstermiş oluyor.
8. Amin MAALOUF – Afrikalı Leo
Yazarın ilk yazmış olduğu Afrikalı Leo’nun hikayesi, Endülüs’te başlayıp Avrupa’da biten bir hikayeyi anlatıyor. Yazar, kendi özgeçmişini anlatan kahramanımız Leo’nun, doğduğu andan itibaren yaşadıklarını, insanlar ile paylaştıklarını ve tesadüf olarak da olsa her zaman nasıl öne atılan kişi olduğunu en sade ve yalın biçimde okuyucuları ile paylaşıyor. Akıcı bir roman olmakla beraber okurken kendinizi o hikayenin bir parçası olarak hissediyorsunuz. Bence -yine- elinizden düşürmek istemeyeceğiniz bir kitap olacak kendisi.
9. N. H. KLEINBAUM – Ölü Ozanlar Derneği
Bu kitaba kesinlikle kefilim. Pişman olmayacağınız ve tekrar okumak isteyeceğiniz bir kitaptır. ‘Anı yaşa’ mottosunun nasıl olması gerektiğini ve hiçbir zaman bitmemesi gerektiğini harika bir yazı üslup ile anlatıyor yazar. Disiplinli ve katı kuralları ile bilinen Welton Akademesi‘nde okuyan öğrenciler üniversite sınavı için sürekli çalışmaktalardır ve tek eğlenceleri dersten sonra olan boş zamanlarıdır. Ancak Akademi’ye öğretmen olarak gelen John Keating‘in gelmesi ile işler değişir, Ölü Ozanlar Derneği yeniden canlanır. Öğretmenin öğrencilerinden isteği hayatlarını her zaman olağanüstü yaşamalarıdır fakat aşmaları gereken katı bir kurallar listesi vardır. Kitabı okuyacağınız süre boyunca başarıp başaramayacaklarını göreceksiniz. Kitabın ayrıca aynı isimle bir filmi de var, izleyiniz. Daha önce bu kitap ile ilgili bir inceleme yazısı yazmıştım,okumak isterseniz aşağı link bırakıyor olacağım.
10. Sabahattin Ali – Kuyucaklı Yusuf
Bu kitabı en sona bırakmak istedim. Sabahattin Ali’nin her kitabı şahane ötesidir ve mutlaka hayatınıza uyarlayacağınız veya yaşadığınız bir olay muhakkak karşınıza çıkacaktır. Kitabın başkahramanı olan Yusuf, ailesinin öldürülmesiyle yalnız kalmıştır. Ölüm sebebini araştırmak için olay yerine giden Nazilli kaymakamı Selahattin Bey‘in, Yusuf’u evlatlık almasıyla yaşanan olaylar silsilesini anlatıyor. Kitap çok ağır bir dille ilerlemiyor aksine dönemin şartlarına ve yazılış şekline göre gerçekten akıcı. Yusuf’un hayata tutunmaya çalışması, önüne çıkan engelleri aşmak için gösterdiği çabaları okuyoruz kitapta. Dönemin ilk romantik eserlerinden sayılan Kuyucaklı Yusuf , okuduktan sonra pişman olmayacağınız ancak içinizin biraz cız edeceği bir kitap olabilir. Baştan uyarayım. :)
Evet… Benim listem bu şekildeydi, kitapları yazarken aklımda olanları yazıya dökmeye çalıştım umarım beğenirsiniz. :) İçinden okuduğunuz var ise yorumlarınızı paylaşırsanız sevinirim ve tavsiye etmek isteyeceğiniz kitaplar var ise de büyük bir merakla bekliyor olacağım.
İyi okumalar.