Getting your Trinity Audio player ready...
|
Okumak için geç kalmış olduğum bir kitap üzerine,bir şeyler karalamak istedim.
Sizce anı yaşamak nedir? Ya da anı yaşamak için gösterdiğimiz çaba nedir? Bizler bunun için ne kadar fazla uğraşıyoruz? Hepimizin bu hayatta bir koşturması,sorumlulukları ve yapması gerekenler var ve bu yapılması gerekenler için uğraşmaya vakit ayırdıkça ne yazık ki kendimizi unutabiliyoruz. Bazı insanlar -belki çoğunluk belki de bir azınlık- “Geçmiş zamanda” yaşamayı tercih eder,geçmişte yaşadıkları üzerine kafa yorarken önüne çıkan,çıkabilecek olan potansiyelleri ya da ihtimalleri görmeyebilir. Geçmişten ayrılamayıp önündeki fırsatları kaybettiğini fark ettiğin de “Şimdiki zamana” arkasını dönerek daha çok içine kapanır. Bazı insanlar ise,- yine belki çoğunluk belki bir azınlık- “Gelecek zamanı” düşünmekle meşguldür. Yaşadığı zaman dilimini unutarak, gelecekte ne olacağına dair düşüncelere dalıp gider… Gelecekte ne olacağına kafa yormaktan yaşadığı zaman diliminde yaptığı sorumlulukları unutur veya çok düşündüğü “gelecek zamanda” çok güzel anılar yaşayabileceği fırsatları kaçırabilir. Bunun farkına vardığında ise yine bir hayal kırıklığı yaşanacaktır.
Bu bilinmeyen ihtimal listeleri böyle uzayıp gidecektir… Ve bir de bu düşüncelerin arasına bir soru daha eklenmelidir: “Hayatımıza giren insanlar bizi etkileyip,istediğimiz şeyler için bizi cesaretlendirebilir mi?” Eğer böyle birini bulduysanız,sonuçları -bazen- kötü de olsa bırakmamalısınız. Veya her sonuca karşılık bırakmak istemeyebilirsiniz. Çünkü, size ve sizin düşünce ve isteklerinize köstek olan ya da olacak insanlara karşı sığınacak bir limanınız olabilir. Ve bunu kaybetmek istemeyebilirsiniz. Bazı insanlar, bazen bizim hayal edemediğimiz derecede hayatımızı değiştirebilirler.
Böyle bir giriş yapmamın sebebi; okumuş olduğum kitaptan çok etkilenmem idi. Hala biraz etkisinde sayılabilirim. Okuduğunuza pişman olmayacağınız, aksine sizi düşündürecek ve yapmak istedikleriniz için beklememenizi öğretecektir. Ve özellikle “Geçmiş ve geleceği” unutarak şimdi de, “An” da kalmayı öğretecek ve şimdi de yaşamanın nasıl bir güzellik olduğunu anlatacaktır.
Yazıyı okuyacaklar arasında söyleyeceğim kitabı okumuş olanlar vardır pek tabii. Dediğim gibi ben okumakta geç kalmışım. Ama hiçbir şey için geç olmadığını da böylelikle öğrenmiş oldum. :)
Kitabın ismi ; Ölü Ozanlar Derneği( Dead Poets Society)
Filmin başrolünde ise, Robin Williams var. Film 1989 yılında yayımlanmış. Bana göre kitap ve filmde ayrı ayrı bir şaheser. Kitabı okumanızı -okumak istemez iseniz- filmi izlemenizi öneririm.
Okuyanınız ya da filmini izleyenler vardır mutlaka,yorumlarını paylaşmak isteyenler olursa çok seviniriz.
Umarım beğenirsiniz,şimdiden iyi okumalar.
çok güzel bir yazı olmuş. ellerinize sağlık 👌🏻